"Hukukta güvenlik tedbirlerini arttırmalıyız"

Kayseri'de 7 kişiyi öldürüp cezaevine giren ve 16 yıl sonra şartlı tahliye ile salıverilen seri katil Hamdi Kayapınar, 5 gün önce 8'inci cinayetini işledi. Kayapınar'ın tahliyesini değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve  Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Dr. h.c.mult. Bahri Öztürk, bu alanda güvenlik tedbirleri hukukunun geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Kayseri'de 7 kişiyi öldürüp cezaevine giren ve 16 yıl sonra şartlı tahliye ile salıverilen seri katil Hamdi Kayapınar, 5 gün önce 8'inci cinayetini işledi. Kayapınar'ın tahliyesini değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve  Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Dr. h.c.mult. Bahri Öztürk, bu alanda güvenlik tedbirleri hukukunun geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Almanya'da toplumda tehlike arz eden kişilere yönelik Sicherungsverwahrung (önleyici güvenlik amaçlı tutma) olarak anılan bir sistem var. Buna, Türkiye’de de ihtiyaç var. 2000 yılında çıkartılan Rahşan Affı'nın ızdırabı, acısı, topluma verdiği zarar hala bitmemiştir. Hakkında konuşulan seri katili bugünlere o af getirdi" dedi.
Kayseri'de geçen hafta bir villanın güvenlik noktasında av tüfeğiyle öldürülen özel güvenlik görevlisinin katili 2001 tarihine kadar 7 kişiyi öldüren ve 16 yıl yattıktan sonra 2017 yılında tahliye olan 'Avcı' lakaplı seri katilin Hamdi Kayapınar (39) olduğu ortaya çıktı. Kayapınar'ın şartlı tahliye edilmesinin eski kanunlara göre olduğunu söyleyen  hocamız, "2005 yılından önceki kanuna göre yargılanmış, ilk cinayetini çocukken işlemiş, orada da indirim almış ve Rahşan Affı'ndan da faydalanıp 10 yılı da düşürülünce 2017 yılında tahliye edilmiş" diye konuştu. 

"GÜVENLİK TEDBİRLERİNİ SIKILAŞTIRMALIYIZ"
16 yıl önce işlenen suçların eski kanuna göre yargılamasının yapıldığını belirten Prof. Dr. Öztürk, "Bugünkü ceza kanunu içerisinde bu işlem tekrarlanırsa eğer bu kişi gün yüzü göremez, dışarı çıkması söz konusu olamaz. 2005 yılından itibaren geçerli olan Ceza Kanunları ve özellikle de infaz kanunu, bu yolda önemli düzenlemeler öngörüyor. Bizde, ceza hukuku çok ileri düzeydedir; ancak güvenlik tedbirleriyle ilgili özellikle de önleyici güvenlik tedbirleri konusunda halen çok eksiğimiz var. Güvenlik tedbirlerini, kişi suç işlemeden almak lazım.

 Prof. Dr. Dr. h.c.mult Bahri Öztürk"ALMANYA'DAKİ SİSTEME TÜRKİYE'DE DE İHTİYAÇ VAR"
 Almanya'da uygulanan ve Sicherungsverwahrung (önleyici güvenlik amaçlı tutma) olarak anılan tedbir sisteminin Türkiye'de de uygulanmasını öneren Prof. Dr. Öztürk, "Bu sistem, kamu için tehlike arz eden kişilerin bilirkişi raporuna tabi tutularak toplumdan tecridini öngörüyor. Bu örnekte olduğu gibi kişi daha 14 yaşında suç işlemiş, ardından daha tehlikeli işler yapmış. Daha sonra başka insanları daha öldürebileceği yönünde kanaat oluşabilir miydi? Araştırılsaydı oluşurdu. O zaman böyle bir sisteme burada da ihtiyaç var. Mesela adam akıl hastası. İlaçlarını kullandığı zaman problem yok. İlaçlarını almadığı zaman problem önce evde, sonra mahallede yaşanmaya başlanıyor. Peki bu güvenliği nasıl sağlayacağız. Çıkmaz sokakla karşılaşmadan bunu önlemenin yolu, Almanya'da uygulanan güvenliği temin etmeye yarayan önleyici tutma tedbirlerdir. Elimizi çabuk tutmakta fayda var" ifadelerini kullandı. 

"TÜRKİYE'NİN FELAKETİDİR"
2000 yılında Rahşan Affı ile Türkiye'nin felaketi yaşadığına dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, "Bu afla birlikte bütün cezalar en az 10 yıl indirildi. Zaten eski Ceza Kanunu’na göre suçun yüzde 40'ı infaz ediliyordu. Üstüne af gelince, ki bu kişi ilk suçu işleğinde çocuk ve onun da kanuna tabi olarak indirimi var. Hepsini bir araya getirdiğimiz zaman 2005 yılından önce ortaya çıkan tablo budur. Rahşan Affı’nın ızdırabı, acısı, topluma verdiği zarar hala bitmemiştir. İşte, en son ‘kırmızı bisikletli seri katil’ olarak anılan kişinin, bugünlere gelmesinin sebebi de bu aftır. Bu kadar vahim bir durum" diye konuştu. 

"ŞİMDİ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI ALACAKTIR"
Katil zanlısının şu anda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacağını aktaran Prof. Dr. Bahri Öztürk, "Hiç olmadı müebbet hapis cezası verilir. Şartlı salıverilmesi söz konusu olsa bile 30 yıl yatacaktır. Eski İnfaz Kanunu'nun 19'uncu maddesinde, eğer kişi müebbet hapis cezası almışsa 25 yıl yatıyordu; iyi halli o dönem geçmişse serbest bırakılıyordu; müebbet hapis cezası almışsa 20 yıl yatıyordu. Bunun dışında kalan cezalarda ise 1/2'sini yatıyordu. Asıl uygulamada zanlı, sadece yüzde 40'ını cezaevinde geçiriyordu. Yani 10 yıl hapis cezası almışsa 4 yıl yatıp çıkıyordu" ifadelerini kullandı. 

YENİ KANUNLA CEZANIN 3'TE 2'Sİ YATILIYOR
2005 yılında getirilen 5275 sayılı yeni kanunun 107'nci maddesinde ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının 30 yıl; müebbet hapis cezasının ise 24 yıl olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bahri Öztürk, katilin diğer hapis cezalarında ise 3'te 2'sini yatması gerektiğini söyledi.  

RAHŞAN AFFI NEDİR?
Rahşan Affı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Öztürk, "Rahşan Hanım’ın cezaevinde bir çocuğu görüp duygulanmasıyla başlayan bir af ve 1999 yılı 23 Nisan tarihine kadar işlenen suçlara uygulanmak şartıyla 4616 sayılı kanunla çıkarıldı. 22 Aralık 2000 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Sonra Anayasa Mahkemesi bunu genişletti, 10 yıllık ceza indirimi genel af haline geldi. Cezaevlerinde ne kadar suçlu varsa pişman ve ıslah olan/olmayan herkes, toplumun içine yeniden katıldı. Bunların önemli bir kısmı, kısa zamanda yeniden cezaevine geri döndü. Bu travma hala sürüyor. Bu affın negatif sonuçlarını hala yaşıyoruz. Onun için siyasilerden rica ediyorum; ‘suç siyaseti bilimi’ne kulak versinler. Afla ilgili daha basiretli davranılması gerektiğini unutmasınlar" diye konuştu. 
 


Son Güncelleme Tarihi: Per, 08/09/2018 - 18:50